6 Temmuz 2015 Pazartesi

DENE VE GÖR!

Allah Kahretsinnnnn!
Lanet Olsunnnnnnnn!
Hay Şanssız Başımmm!
Zaten Kötüsü Gelmese Şaşardımm!
Bla Bla Bla Bla Bla…
Şimdilerde bir anket manyaklığıdır gidiyor. Neymiş efendim en mutsuz ülke hangisiymiş. Eee sıralama bu olunca bilin bakalım biz hangi sıralamaya giriyoruz. GONGGGGG…  Tabi ki mutsuzmuşuz biz aksini düşünebilen oldu mu saniyelik bir an bile?
İlk sırada da Afrika geliyormuş. Adamlar aççççççççç… Ne bekliyorsun empati kurmaktan yoksun anketör arkadaş!
Ne tür bir Polyannacılık oyunu lazım ki açken “olsun aç olsam da çok mutluyum, çok şükür” diyebilsin.

Gel gelelim bize!
Bu tür anket sonuçları toplumumuz üzerinde o kadar yoğun bir hakimiyete sahip ki anında istenilen yönde ALGI yaratılabilir.
Unutmayalım arkadaşlar nasıl ki değişim bireyden başlayıp topluma yayılıyorsa, mutluluk da öyledir. Kendini mutlu edemeyen ve mutluluğun tadını bilmeyen çevresindekileri mutlu edebilir mi?
“Her şey iyi, güzel, hoş da mutluluğun tadına durduk yere nasıl bakacağız kolay mı öyle ha deyince mutlu olmak” dediğinizi duyar gibiyim J

Evet arkadaşlar mutlu olmak çooooookkkkkkkkk kolay…
Desem de inanmayın çünkü bir o kadar da zor.
 Neden kolay çünkü olay bizde başlayıp bizde bitiyor.
Neden zor çünkü olay yine bizde başlayıp bizde bitiyor
İnsanoğlu dünyanın en ilginç ve inanılmaz varlığı. Kendi isteği üzerine hem mutlu hem de mutsuz olmayı başarabiliyor. Anında var gücüyle inanıp ve yine anlık bir sarsıntıyla inandığı her şeyden vazgeçebiliyor. Bir anda dünyanın tüm güçlerine karşı tek başına savaşabilecek kadar cesur ve güçlü olabiliyor. Bir diğer yandan bir böcekten daha aciz hale gelebiliyor ve ezilmeyi bekliyor.
Durum böyleyken hem kendimizi hem de yaşamımızı kontrol altına almak bizim elimizde görünüyor ki yukarda yazılanlara bakılırsa bu çok açık değil mi?
Mantıkla örtüşüyor mu, evet orada da bir sıkıntı yok!
O zaman var mısınız kendimizi kendi doğal ortamımızda kendi şartlarımızda MUTLULUK deneyi için kobay olarak kullanalım. Duyduğunuz en sevimli deney değil mi? Evet bence de öyle J
Şimdi şöyle yapıyoruz. Sayfanın en başına dönüyor ve orada yazan ilk dört cümle ve kendi tabirimizdeki türevlerini yaşamımızdan çıkarıyoruz.
“Kötü şans diye bir şey yoktur” felsefesini yaşamımızın en ortasına alıyoruz. Bizi en güçlü kılan yanımız inançlarımızdır. O halde var gücümüzle bir an bile tereddüt etmeden her şeyin bizim için bundan sonra kendi çabamız ve evrene yolladığımız pozitif enerjilerle çok güzel olacağına inanıyoruz.

Kolla kendini mutluluk biz geliyoruzzzz!
Ve ve ve…
Her şeyden önce kendimize mutluluğun tanımını yapıyoruz. Çıkan sonuç ise şu olmalı mutluluğun herkes için doğru olan bir tanımı yoktur.
Sizin mutluluğunuz vardır, benimki, onunki, ötekininki vs. vs.
Ama asla herkes için aynı olan mutluluk türü yoktur. Bu nedenle mutlu görünmeyi ve olmayı başaran insanlarla kendinizi kıyaslayarak halis duygulara kapılmayınız. Kendi içinizdeki o yüce enerjiyi keşfettiğinizde kendi mutluluğunuzun tanımını yaptığınızda diğer insanlar umurunuzda dahi olmayacak.

Şimdi kendimizden başlayarak kendi içimize ruhumuzun en derinine devam edecek uzun ve keyifli bir yolculuğa hazır mıyız?
O zaman sıkı tutunun ve kemerleri bağlamayı unutmayın, çünkü kendimizi bulma yolunda karşılaşacaklarımıza hazır olmayabiliriz ;)