Allah Kahretsinnnnn!
Lanet Olsunnnnnnnn!
Hay Şanssız Başımmm!
Zaten Kötüsü Gelmese Şaşardımm!
Bla Bla Bla Bla Bla…
Şimdilerde bir anket manyaklığıdır gidiyor. Neymiş efendim
en mutsuz ülke hangisiymiş. Eee sıralama bu olunca bilin bakalım biz hangi
sıralamaya giriyoruz. GONGGGGG… Tabi ki
mutsuzmuşuz biz aksini düşünebilen oldu mu saniyelik bir an bile?
İlk sırada da Afrika geliyormuş. Adamlar aççççççççç… Ne
bekliyorsun empati kurmaktan yoksun anketör arkadaş!
Ne tür bir Polyannacılık oyunu lazım ki açken “olsun aç
olsam da çok mutluyum, çok şükür” diyebilsin.
Gel gelelim bize!
Bu tür anket sonuçları toplumumuz üzerinde o kadar yoğun bir
hakimiyete sahip ki anında istenilen yönde ALGI yaratılabilir.
Unutmayalım arkadaşlar nasıl ki değişim bireyden başlayıp
topluma yayılıyorsa, mutluluk da öyledir. Kendini mutlu edemeyen ve mutluluğun
tadını bilmeyen çevresindekileri mutlu edebilir mi?
“Her şey iyi, güzel, hoş da mutluluğun tadına durduk yere
nasıl bakacağız kolay mı öyle ha deyince mutlu olmak” dediğinizi duyar gibiyim J
Evet arkadaşlar mutlu olmak çooooookkkkkkkkk kolay…
Desem de inanmayın çünkü bir o kadar da zor.
Neden kolay çünkü olay bizde başlayıp bizde bitiyor.
Neden zor çünkü olay
yine bizde başlayıp bizde bitiyor
İnsanoğlu dünyanın en ilginç ve inanılmaz varlığı. Kendi
isteği üzerine hem mutlu hem de mutsuz olmayı başarabiliyor. Anında var gücüyle
inanıp ve yine anlık bir sarsıntıyla inandığı her şeyden vazgeçebiliyor. Bir
anda dünyanın tüm güçlerine karşı tek başına savaşabilecek kadar cesur ve güçlü
olabiliyor. Bir diğer yandan bir böcekten daha aciz hale gelebiliyor ve
ezilmeyi bekliyor.
Durum böyleyken hem kendimizi hem de yaşamımızı kontrol
altına almak bizim elimizde görünüyor ki yukarda yazılanlara bakılırsa bu çok
açık değil mi?
Mantıkla örtüşüyor mu, evet orada da bir sıkıntı yok!
O zaman var mısınız kendimizi kendi doğal ortamımızda kendi
şartlarımızda MUTLULUK deneyi için kobay olarak kullanalım. Duyduğunuz en
sevimli deney değil mi? Evet bence de öyle J
Şimdi şöyle yapıyoruz. Sayfanın en başına dönüyor ve orada
yazan ilk dört cümle ve kendi tabirimizdeki türevlerini yaşamımızdan
çıkarıyoruz.
“Kötü şans diye bir şey yoktur” felsefesini yaşamımızın en
ortasına alıyoruz. Bizi en güçlü kılan yanımız inançlarımızdır. O halde var
gücümüzle bir an bile tereddüt etmeden her şeyin bizim için bundan sonra kendi
çabamız ve evrene yolladığımız pozitif enerjilerle çok güzel olacağına inanıyoruz.
Kolla kendini mutluluk biz geliyoruzzzz!
Ve ve ve…
Her şeyden önce kendimize mutluluğun tanımını yapıyoruz.
Çıkan sonuç ise şu olmalı mutluluğun herkes için doğru olan bir tanımı yoktur.
Sizin mutluluğunuz vardır, benimki, onunki, ötekininki vs.
vs.
Ama asla herkes için aynı olan mutluluk türü yoktur. Bu
nedenle mutlu görünmeyi ve olmayı başaran insanlarla kendinizi kıyaslayarak
halis duygulara kapılmayınız. Kendi içinizdeki o yüce enerjiyi keşfettiğinizde
kendi mutluluğunuzun tanımını yaptığınızda diğer insanlar umurunuzda dahi
olmayacak.
Şimdi kendimizden başlayarak kendi içimize ruhumuzun en
derinine devam edecek uzun ve keyifli bir yolculuğa hazır mıyız?
O zaman sıkı tutunun ve kemerleri bağlamayı unutmayın, çünkü
kendimizi bulma yolunda karşılaşacaklarımıza hazır olmayabiliriz ;)
Merhaba canım bloğunda ne güzel şeyler paylaşmışsin bir de 3 idiotu görünce çok hoşuma gitti:-)takipteyim canım bana da beklerim:-)
YanıtlaSilBeğendiysen ne mutlu, takipteyim ;)
Sil