4 Nisan 2016 Pazartesi

Bebeğime Mektup

Mucizem, hediyem, en kıymetlim, güzeller güzeli yavrum, Eylem Naz'ım...
Bugün 37 hafta 3 gün önce başladığımız mucizevi yolculuğun son günlerindeyiz.
Kavuşmamıza o kadar az kaldı ki!
Seni önce hissettiğim sonra da öğrendiğim 13 Ağustos Perşembe gününden beridir her gün sana sesleniyor ve iletişim kurmaya çalışıyorum aslında. Bağımız o kadar güçlü ki daha en başından beridir beni tanıdığını ve hissettiğini biliyorum.
Aslında bu yazıyı çok uzun zamandır kaleme almak istiyordum. Hatta kendime ilk günden beridir program yapıyordum, haftada en az bir yazı yazıcam diye...
Söz konusu annelik ve bir bebek sahibi olmak, dünyaya yeni bir insan getirmek olunca kelimeler tükeniyor, tüm programlar alt üst oluyormuş meğerse...
Yazmak için her başladığımda hiçbir kelime seni anlatmaya, duygularımı tarif etmeye, içinde bulunduğum ruh halini şekillendirmeye yetmedi, yetemedi. Yada ben hiçbir kelimeyi kutsayamadım.
Çünkü sen benim için en kutsal emanetsin minik kelebeğim. Seni ifade eden her harf benim için dünyanın en kutsal kitaplarındaki duaların temsili...
Seni ilk hissettiğim gün sabahın köründe, göğsümden patlayıp dışarı fırlamak isteyen büyük bir enerji ve mutlulukla uyandım.
O güne kadar olduğu gibi hislerime yine güvendim ve tartışmasız aklıma geleni yaptım. Testi uyguladım. Bekleme süresinde gidip ortalığı toparlamaya koyuldum nedense. Sanki ne acelesi varsa :)
Neredeyse unutuyordum testi.silik pembe olması gereken çizgiler daha karşıdan kıpkırmızı gülümsüyordu bana :)
Bir taraftan hislerimin kuvvetinin beni yanıltmadığını düşünürken bir yandan da aslında beklentisizce yaptığım testin sonucunun şaşkınlığında bir müddet ne yapacağımı bilemedim.
Bir odaya bir banyoya gidip geldim. Heyecanım kat ve kat artmıştı. Bir an önce birileriyle sevincimi, mutluluğumu, heyecanımı paylaşmazsam patlayacakmışım gibi geldi. Ama bir taraftan da teknoloji her ne kadar gelişmiş olsa da hata payının her zaman yüksek olduğu düşüncesiyle ya sonuç doğru değilse fikri beynimi ele geçirdi. Her ne kadar hisleri kuvvetli olsa da anneciğin çok garanticidir bebeğim. Her şey kesin sonuçlu ve hatasız olsun ister.
Akşam babacığına testi gösterdim. Önce algılayamadı sonra algıladı ama ne tepki vereceğini bilemedi sonra duygulandı ama ağlamakla çığlık atmak arasında gitti geldi ve sonra "kesin mi?" dedi :)
Çok komik adam senin şu baban güzel bebeğim, ama dünyadaki en iyi, en mükemmel insanlardan biri olduğuna yemin edebilirim. O kadar şanslısın ki!
Hemen ertesi gün gidip erken dönem testlerinden aldık ama uygulamak için sabahı bekledim. Sonuç daha net ve hatasız çıksın diye. Ama uyuyabilmek ne mümkün?
Sabah 05:00'ı zor ettim vallahi. :)
Hemen gidip testi uyguladım. Biraz bekledikten sonra sonuç pozitifti elbette, yine kıpkırmızı çift çizgi :)
Bu kez de babacığını bian önce uyandırıp paylaşmak istedim ama bir taraftan da kıyamadım. İşe gidecekti ve daha uyanması gereken saate tam 2 saat vardı. Uyandırsam ve güzel haberi versem heyecandan o da uyuyamayacaktı. Haber biraz beklesindi. 2 saat daha tek başıma yaşamalıydım heyecanı ne de olsa sevinmek için önümüzde 9 aylık uzun bir yolculuk bizi bekliyordu.
Tabi yine de 06:30' a kadar zor sabrettim.
Ağzım kulaklarımda, kocaman bir gülümsemeyle uyandırıp çizgileri gösterdim.  Bu kez daha oturaklı bir tepki vererek hem kocaman bir gülümsemeyle bana eşlik etti hem de kocaman sarıldı. Sonra da karnıma dokunup bebeğimize "merhaba" dedi. Ertesi gün de doktora gidip kan testiyle mucizemizi garantiledik.
Bu an, dünyadaki hiçbir zenginlikle ve hiçbir duyguyla kıyaslanamaz. Rabbim isteyen herkese bu mucizeyi nasip etsin.
İşte böyle başladı 38. haftasına vardığımız her anı birbirinden kıymetli yolculuğumuz. Nasıl geçecek diye sabırsızlanırken nasıl geçtiğini anlamadım :)
16 haftalık olduğunda içimdeki meleğin bir kız olduğunu, senin dünyalar güzeli bir kız bebek olduğunu öğrendik güzel yavrum. O gün her sorana o kadar çok gülümseyerek söyledim ki kızım olacağını. Tarifsiz bir mutluluk bombası daha patlamıştı içimde. Meğerse içten içe kız olmanı istiyormuşum demek :)
Ama erkek olsaydın da aynı şekilde mutlu olacağımdan ve aynı derecede seveceğimden şüphem yok.
İşte en net fotoğrafın. Bakışların tıpkı ben :)

Peki bunca zamanı nasıl mı geçirdik? Hiçbir şey için acele de etmedim. Hem sendeki hem de vücudumdaki her gelişmeyi, değişikliği yavaşça, sindirerek gözlemledim. Sürekli araştırdım, her haftaki değişikliği önceden bilmeliydim çünkü. Şaşırmak yerine ne yapmam ve nasıl karşılamam gerektiği konusunda hazırlıklı olmalıydım. Artık bir anne adayı olarak telaşlanmaya, cehalete, mantıksızlığa, geriliğe yer yoktu hayatımda.
Her konuda kendimi donatmalıydım ki sana tam anlamıyla hazır olabileyim.
Nitekim 38 haftadır her şey tam da istediğim gibi oldu. Ne eksik ne fazla.
Sen zaten yaşamımızdaymışsın gibi yaşadık babacığınla. Her şeyi 3 kişilik planladık. Gezmeye giderken hep seni düşünerek seçimler yaptık. Yediğimiz, içtiğimiz her şeyi senin sağlığına hitap ediyordu. Hakkını vermeliyim ki baban da bir dediğimizi iki etmedi bebeğim.
Anneannen, deden, teyzelerin, dayın, kuzenlerin, Lale yengen, Babaannen, deden, halan, amcan ve diğer sevdiklerimiz de bizimle beraber tüm gelişmeleri takip ettiler ve ellerinden geldiğince yardımcı olmaya çalıştılar. Şimdi de sabırsızlıkla geleceğin günü bekliyorlar.
Hepsine bir de buradan teşekkür edelim dimi annecim? :)
Kuzenlerin Çınar ve Rüzgar abilerin de sabırsızlıkla afacanlık yapacağınız günleri bekliyorlar. Rüzgar abin daha bir buçuk yaşında olduğundan şuan pek farkında değil tabi ama Çınar abin sürekli elini karnıma koyarak seninle konuşuyor. Eminim ki sen de onu hissediyorsun. Çünkü Çınar ne zaman seninle konuşmaya başlasa hareketlenip resmen tepki veriyorsun.
Bu durum da Çınar abini çok mutlu ediyor melek yavrum.
İşte bu sevimli minik ailemizin neşesi, akıl küpü, ilk göz ağrımız, ilk torun Çınar Paşa (5 yaşında) :)

Bu da ailemizin en yeni üyesi yakışıklı, sevimli ve afacan Rüzgar Paşa (1 buçuk yaşında) :)

Şimdi diyeceksin ki eeee annecim 9 ay yattın da neden şimdi bunları yazıyorsun, değişen ne?

Bugün 4 Nisan bebeğim. Anneciğinin doğum günü. Senin de doğumuna sayılı günler kala geldiğimiz bu günde duygu yoğunluğu yaşıyorum. Duygularım içimde dağ olup patlamadan yazarak anlatmak ve paylaşmış olmak düşüncesi çok rahatlatıcı geldi bitanem. Ayrıca gelecekte bu yazıyı okuyabileceğin günleri rabbim nasip ederse, hem senin hem de ailemiz için anılar ölümsüz olsun istedim bebeğim.
Çünkü ben çok isterdim annemin bana hamileyken neler hissettiğini bilmeyi. Senin de bunu isteyebileceğini ve hatta bunu bilmeye hakkın olduğuna kanaat getirdim.
Yazdığım hiçbir kelime coşkulu duygularımı tarif etmeye yetmiyor gibi hissediyorum. Ne desem az gibi geliyor. İnsanoğlu olarak üretebildiğimiz en güzel cümle Seni Seviyorum cümlesi.
Anneciğin daha seni görmemiş, dokunmamış, koklamamış olmasına rağmen seni çok çok ama çok seviyor güzeller güzeli bebeğim.
Sen doğduğunda kime benzersen benze, boyun, kilon, rengin ne olursa olsun benim için dünyadaki bakmaya kıyılamayacak en değerli mücevherden daha kıymetli olacaksın canımın içi yavrum benim.
Senin için hayatım boyunca her şeyimi feda etmeye hep hazır olucam. Elini hiç bırakmıycam. Allah nasip ederse ve birlikte uzun bir ömür görürsek eğer, her zaman ve her şartta sorgusuz, sualsiz yanında ve destekçin olucam. Yeri gelecek belki düşeceksin ama ben seni kaldıran el olucam. Hep en güvendiğin olmayı kendime görev bilicem bebeğim. Elbette hatalar, yanlışlar yapacaksın. Hatta belki ben de yapıcam. Ama hatalarımızın sızlattığı kırıklarımızı da birlikte onarıcaz. Rabbim önce hayırlısıyla en sağlıklı şekilde kavuşmayı, seni kucağıma almayı nasip etsin bebeğim. Sonra da ailemize sağlıklı, huzurlu, mutlu güzel ve uzun bir ömür nasip etsin ki geçmişte yaşayamadığımız her şeyi birlikte yaşayıp paylaşabilelim.
Seni çok seviyorum güzeller güzeli, melek yavrum.
Anneciğini daha fazla bekletme artık olur mu?
Tüm varlığımızla sana kavuşacağımız o güzel günü bekliyoruz.
Hayırlı gel, sağlıklı gel, bereketle gel annesinin kuzusu :)
Şimdilik hoşçakal Eylem Naz'ım, dünya güzelim benim...
Seni çok seviyoruz...






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder